22 Haziran 2011 Çarşamba

İstanbul'a sevgi yağmurları yağdırdım yine bugün


Yine yollardayım, seyyah misali. Muzaffer Cellek üstadın 'modern evliya' dediği gibi. Hani 18-19 Haziran’da Büyükada’da MB yazarlarının geleneksel toplantısı var ya! Düştüm yollara, bensiz olur mu aa? Yollar, aldı beni getirdi, kuş misali kendimi İstanbul’da buluverdim.
Leylekle anlaştık derken, bu kez Fatih Sultan Mehmet’le bozuşacağız gibime geliyor bu kez de! ‘’Ya kardeşim! Ne oluyor? İstanbul’u ben feth ettim sen ne yapıyorsun? Diyecek az kaldı.
İşin şakası bir yana; İstanbul gerçekten bir rüya. Ne gezmekle, ne de anlatmakla bitirilebilecek bir şehir değil. Tabii ki muhteşem güzelliğinin yanında, olumsuzlukları da barındırıyor ancak belki de ben onları görmekten imtina ediyorum diyelim. ‘O’ nu seven gözlerle görüyorum.
Gün ağarırken usul usul, saatler 04.50 civarında, feribotun en uç noktalarına çıktım. O anı yakalayabilmek adına. Her ne kadar fotoğrafçılık konusunda acemi olmakla beraber(Kurs müdavimi olarak bu kış da fotoğrafçılık kursuna gitmek var planlarımın arasında) birkaç an yakalayabildim.
Bugün, Kadıköylü idim. İstanbul’a, Kadıköy’e sevgi yağmurlarımı yağdırdım, Gönül pınarlarım çağıl çağıl çağladı. Sabahın çok erken bir saatinde vardım Kadıköy’e, sokaklarda tek tük insanlar, bir de taksiler. Hava da alabildiğine sisli, puslu ve de bulutlu idi. O da ne? Ege’nin sıcacık, pırıl pırıl Güneş’i de gelmiş benimle. Parlamaya başladı saatler ilerledikçe.
 Mado’da kahvaltı ederken, rıhtıma gelenler, işlerine gidenler, bir de karne günü malum, kalabalıklaştı rıhtım yollar, caddeler.
Canım arkadaşım Arife, beni bu güzel günde yalnız bırakmadı sağ olsun. Gebze’den geldi bir çırpıda hem de hiç üşenmeden. Çok güzel saatler geçirdik birlikte sohbet ve muhabbetle. Dedikodu falan neyim yapmadık valla. Kendimizi konuştuk, yavrularımızı. Bir de Büyükada’da geçirmeyi planladığımız harika iki günü. Dilerim sağlıkla geçer. Onu Gebze’ye uğurladıktan sonra, ver elini Kadıköy-Eminönü hattı, akşamüstü Boğaz turu. Boğazı bir baştan bir başa dolaştık. Vapurdaki herkesin elinde fotoğraf makineleri, tabii bende de. Soluduğum o güzel hava bir yana, gönül gözümle gördüklerimi fotoğraflarla sabitleştirme gayreti içinde, kova vapurla köşe kapmaca oynadım, bir sağ güverte, bir sol güverte. Çektiğim fotoğrafları da sizlerle paylaşmayı diledim âcizane.
Gün akşama doğru yol alırken, son noktayı Kadıköy rıhtımına yakın Chiken Last Stop’da koydum. Buram buram tarih kokan, bir mekânda hizmet vermekte. Ortam son derece nezih ve güzel. Hele ki duvarlarını süsleyen horoz ve tavuk figürlü karikatürler görülmeye değer. Yemekler gayet leziz, hizmet olağanüstü idi, abartmıyorum çok beğendim.
Yarın( bu gün) Büyükada’da ki toplantıya katılmak için yolculuk var. Burada ki güzellikleri ve hoşlukları da bir başka pilogda paylaşabilmek ümidi ve arzusuyla.
Sevgiler sunarım, devam ediniz okumaya.
Ayşen Arslangiray Kura
18.06.2011/İstanbul
Facebook:http://facebook.com/aakura
Twitter:http://twitter/#!/aysenkura

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder