28 Mayıs 2011 Cumartesi

VEDA!!!

Posted by Picasa

24 Mayıs 2011 Salı

Kaybedecek ne var ki?

Kaybedecek ne var ki?
Hani, insanın unutamadığı anlar vardır hani!
Yüreğinin cız ettiği.
Günlerce beyninin bir köşesinde sürüklediği.
-Teyze! Sen neden öbür teyzelerle beraber oturmadın da bizim yanımız geldin?
-Teyze, senin de çocukların var mı?
-Peki! Seviyor musun onları?
Bir bakarsın, elleri çenesinde, dirseklerini dayamış masaya, pırıl pırıl bir çift kara boncuk seni izlemekte.
Suskun ve puskun,
Sadece gözlemlemekte ve konuşulanları dinlemekte.
-Teyze, hani, bize kutu kutu kuru pasta getirmişsiniz ya! Bizim buraya çok geliyor onlardan ama biz yaş pasta yemiyoruz hiç. Bir daha ki gelişinde getirsene!
Birden gözüne ilişir!
Güzel mi güzel bir kızın saçlarının arasından, bir minicik böcek kaşlarına doğru süzülmekte.
Paniklersin!
Sorarsın görevliye! Bu ne diye?
-Aman! Hep var onlardan, temizle temizle bitmiyorlar ki!
İçin burkulur, düşünürsün kendi çocuklarında olsa! Ne yaparsın diye?
-Teyze, hani geçen gelişinde; ben 0-6 yaş grubundaydım ya, büyüdüm diye bu gruba geldim. Hatırladın mı beni? Ben seni hiç unutmadım!
-Bizim topumuz az yetmiyor!
-Hem top oynayacak yerde yok!
-Bahçede, betonda top oynarken, oramız buramız yaralanıyor, çok canımız yanıyor. Müdüre söylesene.
-Aslında bizim, karnımız tok, sırtımız pek, her şeyimiz var. Sevgi yok, şefkat yok.
-Doğru söylüyor teyze! Bizim sevgiye, şefkate ihtiyacımız var! Hele hele şefkat nafile!
Sanırsın ki karşında konuşan kocaman adam! Büyümüş, olgunlaşmış vaktinden önce!
Belli ki! Çocukluğu yaşayamadan, sevgiden yosun büyümek zorunda kalmış.
Hani, hatunlar gün yaparlar. Altın günü, dolar günü, Ayşe hanımın günü, yarın Nezaket’in günü. Yarışırlar, birbirleri ile kim daha marifetli diye.
Kekler, börekler, pastalar! Aman kınamasınlar! 5, 6 çeşit yaparlar. Sonra da rejim reçeteleri yazarlar.
Tarifler verirler, istemeye istemeye, isteyenlere.
‘’Keller, körler birbirini ağarlar’’ misali.
Derim ki! Yine yapın, dökün bütün marifetlerinizi çok değil, ayda bir gün, gelin bu çocuklarla paylaşın, hem ürettiklerinizi, hem de sevginizi.
Onların bekledikleri bir parça sevgi, bir parça şefkat.
Kaybedecek ne var ki?
Oysa! Kazanacağınız bir çift yürek belki de!
Veda vakti gelir.
Yine ziyaret saati biter.
-Teyze, UNUTMA BİZİ!
-Ne olur! Yine gel emi yine,
-Teyze, biliyor musun? Biz çok sevdik seni.
-Teyze, demin öptün ya beni! Kokun aynı ANNE KOKUSU gibi.
İçine akar gözyaşların, ağlayamazsın!
Yollanırsın, evine! Yüreğin elinde, gönlünde küçücük bedenlerin söyledikleri,
Karar verirsin kendi kendine.
Bir daha bağırmayacağım, evdekilere.
Ver sevgini, tüm evrene ve sevdiklerine,
İşte! Şu kısacık hayatta,
Budur bütün mesele!
Ayşen Arslangiray Kura
24.4.2011/İzmir 

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Her daim gönlümde yaşayacak


Bir bahar sabahı,
Hava sisli, puslu, yağış ve fırtına
Ansızın! Çaldı kapı,
Bir minik serçe kapıda,
-Ne olur al beni içeri, der gibi bakmakta ta gözlerimin içine.
Üşümüş, az biraz da ürkek mi ne?
Yavaşça yöneldim kapıya,
Kapı gıcırdamakta,
Uzun süre açamadım, zorlandım, nazlandı mı ne?
Zira paslanmış açılmaya açılmaya,
Neyse! Serçe girdi içeriye usulca, büyük bir sevinç gözlerinde,
Hele minik yüreğinden, küt küt sesler gelmekte,
Önce, saçlarıma kondu fütursuzca,
Hiç bıkmadan usanmadan karıştırdı uzun zaman,
Yıldızlar taktı tek tek tellerine,
Toplamış üşenmeden Sema’dan
Saatlerce hatta günlerce, şakıdı hiç durmadan,
Mutluluk şarkıları döküldü dilinden name name,
Bir hoş oldu gönlüm. Nedense?
Laleler bir bir solarken,
Güller tomur tomur, goncaya dururken,
Bir gün! Geldiği gibi çıktı gitti aniden,
-Dur! Nereye? Neden? Dememe bile fırsat vermeden.
Hatta! Bir veda bile etmeden,
Anlayamadım ki neden?
Bahar, nazlana nazlana gelen yaza ermeden,
Bahar yürekli serçem!
Baktım ki! Yakınlarda tünemiş, bakmak da bir dalın üstünden,
Fark ettirmeden!
Görünce! Sordum neden?
-Neden? Bırakıp da gittin beni,
-Dertlere saldın beni.
Önce sustu! Başını salladı belli belirsiz, hiç cevap vermeden.
-Sana kıyamam!
-Ben, uzun süre aynı yerde kalamam!
-Döndüm yeniden, anladım ki senden ayrılamam!
Gördüm ki, süzülmek üzere bir damla yaş gözünden,
-Sakın! Sakın ağlama!
-Zira serçeler ölür ağladıklarında,
Benden ırak şimdilerde!
Biliyorum! Uzakta da olsa sessizce izlemekte,
İçinde hicran, kavuşmayı dilemek de,
Ihlamurlar çiçeğe durmuş,
Ha açtı, ha açacak,
Mis gibi kokularını etrafa yayacak,
Minik serçe her daim gönlümde yaşayacak.

Ayşen Arslangiray Kura
24.5.2011/İzmir

22 Mayıs 2011 Pazar

HATIRLA BENİ!


Bir ben var içimde benden öte,
Zincirler vurulmuşum!
Çelik zırhlar içindeyim, sensiz senden öte,
Ruhum ÖZGÜR alabildiğine,
Uçuyor sonsuzluğun derinliğine doğru,
Heyecanlı, çılgın, deli dolu,
Yüreğimde! Yemyeşil baharlar,
Saçlarımda, taçlaşmış rengârenk çiçekler,
Aşk rüzgârları, eserken tüm benliğimde,
İmbat, mutluluk katıyor yalnız gönlüme,
İnanmazsan eğer kadere,
Yum gözlerini, yaşat hayallerinde,
Umut yükle özlemlerine,
Nergislere, sümbüllere bak  HATIRLA BENİ!
Ayşen Arslangiray Kura

Hani söz vermiştin? Hani?


Çok sürmez!
Hemen dönerim demiştin,
Seni kimselere yar etmem,
 Akasyalar açmadan gelirim demiştin.
Müjdeler, yazın gelişini akasyalar,
Işıldar güneşin altında baharlar,
Saymadım!
Kaç baharlar geçti,
Ne de kaç yazlar!
Gelmedin!
Akasyalar, mor beyaz sarı pembe,
Açtılar umarsızca,
Habersiz giden yıllar,
Vakitsiz biten umutlar.
Ben!
Düştüğüm sevdanın peşindeyim,
Hala bıraktığın yerdeyim,
Saçlarımda solmuş akasya çiçekleri,
Seni beklemekteyim.
Ayşen Arslangiray Kura

NEREDE SEVDAM

Nerede sevgi?
Nerede sevdam?
AŞK, yürekte başlar,  yürek cesaret ister, o aşkı taşımaya.
AŞK, gözlerden yansır, gözlerde yaşar. Gözler  yalan söyleyemez ki!
Bir parça sevgi kırıntısı kaldı ise yüreğinde az buçuk, saklayamazsın!
İstesen de SAKLAYAMAZSIN!
Çekinme!
İyi bak, gözlerimin içine ta içine.
İtiraf edemesen de.
Ben anlarım.
Anlarım. SEN İSTEMESEN DE!
Ayşen Arslangiray Kura

Bir yıldız

BİR yıldız
Bir yıldız, bir yıldıza göz kırpmış,
göz kırpılan yıldız bu işe bayılmış,
sema da tek kendi var sanmış,
ışıl ışıl ışıldamış, parlamış,
bütün yıldızlara hava atmış!
Meğer göz kırpan yıldız,
gördüğü her yıldıza göz kırparmış,
bunu gören göz kırpılan yıldız,
göz kırpan yıldızı kırpıp kırpıp,
semaya dağıtmış.
Ayşen Arslangiray Kura
26.4.2011/Kuşadası

BİR avuç

BİR AVUÇ
Ellerimde bir avuç ümitle çıktım yola,
Çok çetindi yol oysa
Kâh takıldım taşlara,
Kâh çarptım duvarlara,
Yılmadım,
Yıkılmadım,
Yolumu kesenlere aldırmadım,
Kâh ümitlerimi katık ettim,
Kâh sevinçlerimi feda,
Yılları bıraktım ardım sıra,
Bilsem de geldiğimi,
Yolun sonuna,
Hala ümitlerim avucumda.
             Ayşen Arslangiray Kura

DÜŞLERİN düşer DÜŞLERİNDEN

Düşlerin düşer DÜŞLERİNDEN
Düşlerin vardır düşlediğin,
Bir türlü gerçekleştiremediğin,
Asla da vazgeçemediğin,
Bir gün düşlerinden doğar,
Bir ihtimal!
Sevinirsin.
Hani, ümit ekmeğidir ya insanın,
Isıtıp ısıtıp yediğin,
Beslendiğin ümitlerin,
Heyecanlanır, sevince kapılırsın.
Yalancı aynaların yansımasıdır tebessümlerin,
Ya da sahte sevdaların,
Düşlerin, düşer düşlerinden!
Kirpiklerin zapt edemez gözyaşlarını,
Al kanlara boyanır yüreğin,
Kanar kanar,
Solar bahar çiçeklerin,
Can kırıkların dolar avuç içlerine,
Yıkılırsın,
Üzülürsün,
Düşlerin düşer DÜŞLERİNDEN!
Ayşen Arslangiray Kura
1.4.2011/İzmir

21 Mayıs 2011 Cumartesi

BİR KÜÇÜK GÜVERCİN

Bir küçük güvercin,
Rengi alaca,
Kolu kanadı kırık,
Yaralı!
AH! Birde gönlü yıkık,
Gözleri boncuk boncuk.
Sığınmış,
Kartalın kanatlarına,
Kartal haşmetli,
Kıyar mı hiç güvercine?
Verirler elele,
Uçarlar,
Sevgi seline,
Aşkın olduğu yere.
Ayşen Arslangiray Kura

BEN KİM MİYİM?

BEN KİM MİYİM?
Ben rüyayım, görüldüğünde uyanmak istenilmeyen,
Ben baharım, rengârenk çiçeklerle bezenen,
Ben aşkım, bitmesin diye dua edilen,
Ben gizemim, bir türlü çözülemeyen,
Ben kinim, sildiğini bir daha kaydetmeyen,
Ben geceyim, dostlarının dertlerini örten,
Ben nakışım, desen desen hayatı nakşeden,
Ben anayım, yavrularına kol kanat geren,
Ben aşım, yoktan var eden,
Ben asiyim, haksızlığa tahammül edemeyen,
Ben ırağım, gönül yaralarıma sebep olanlardan,
Ben sevgiyim, tükenmeyen, alabildiğine çoğalan,
Ben ruhum, sonsuzluğun derinliğinde kaybolan,
Ben çılgınım, hayallerinin peşinde koşan,
Ben hayatım, yaşadıkça paylaşılan,
Ben neşeyim, insanın içine sevinç dolduran,
Ben mutluluğum, asla bitmesi arzulanmayan,
Ben yazarım, duygusallığını kaleme vuran,
Ben ağacım, kökleri derinlerde, sevdiklerini dallarıyla saran,
Ben güneşim, ruhları sevgi ile ısıtan,
Ben uğurum, bereketi güneş misali yayan,
Ben şifayım, pozitif enerjiyi sevdiklerine yansıtan,
Ben şaireyim, güzellikleri şiirle anlatan,
Ben dostum, acı günde, iyi günde arkadaşlarına koşan,
Ben isyanım, yalanlarla dolu dünyadan bıkan,
Ben acıyım, sahte sevdaları yakan,
Ben adaletim, haklıyı haksızı ayıran,
Ben kırgınım, aldatılmanın derinliğini yaşayan,
Ben hüzünüm, gözyaşları solmayan,
BEN KİM MİYİM?
Ben bu yalan dünyada gelip geçmekte olan,
Herkes gibi ölümlü bir faniyim.


Ayşen Arslangiray Kura
30.3.2011

KEŞKE!!!!


Hayatımızda, bu kadar çok yer almasaydın, KEŞKE!
Keşke! Bu satırlara bile düşmeseydin.
Keşke! Hayatımıza bu denli girip de pişmanlıklarımızın sesi olmasaydın!
Keşke! Dememeliydi kimseler. Seni dillendirmeseydi yürekler.
Keşke! Bir kez bile söyleyebilseydik o iki kelimeyi sevdiklerimize esirgemeseydik, ya da duyabilseydik duymak istediklerimizden. Ah! Duyabilseydik KEŞKE!
Keşke, kaderi kendimizin yazabilme ya da değiştirme yeteneğine sahip olabilseydik.
Hayat, herkese eşit davranabilse veyahut bizi esir almasına izin vermeseydik keşke.
Keşke, yürüdüğümüz yollarda çakıl taşlarını ezip geçerken, kayalara takılıp da tepe taklak düşmeseydik.
Güvenle uzattığımız ellerimizi tutan, eller boş çıkmasaydı keşke.
Keşke! Ümitlerimizi yüklediğimiz sandalın için için su alıp, batmak da olduğunu battığında anlamasaydık.
Dost bildiklerimizin, yalanlarını yüzlerine söyleyebilecek cesaretin, bir nebzesini kullanabilseydik keşke!
KEŞKE! Yalnızlığımızın, en iyi dostumuz olduğunu, vakit geçmeden, kalp kırıklarımızı toplamadan anlayabilseydik.
Hatalarımızdan ders alabilseydik de! İki tatlı sözün peşinde sürüklenip, pişmanlık dalgalarında çırpınmasaydık keşke!
KEŞKE! Yüreğimizin sesini dinleyip, bizi götürdüğü yere, gidebilecek gücü bulabilseydik kendimizde.
Gözyaşlarımızla ıslanan kirpiklerimizin, buğulu bakışlarımızı örtmesine göz yummasaydık keşke.
Keşke! Gönül pınarlarımızda tükenen, sevgi kırıntılarını kaybetmeden, sevgimize sahip çıkabilseydik.
Keşke, dememek için keşkelerin olmadığı ya da daha az olduğu bir yaşam yaratabilseydik kendimize.
KEŞKE! Bizi bu kadar esir alamasaydın kendine Ah! KEŞKE!
KEŞKE! Seni rüzgârlarla bilinmez diyarlara savurabilseydik KEŞKE!
Yaşantımızda hep var oldun ve hep olmaya devam ediyorsun KEŞKE!
Sensiz yaşamayı özledim ve özledik KEŞKE.
Çık dünyamızdan! ÇIK KEŞKE!
Ayşen Arslangiray Kura
22.5.2011/Kuşadası 

İstanbul ve ben


Posted by Picasa

Mayıs gülleri



Posted by Picasa

Ah! Çiçekler


Etraf bezenmiş alabildiğine, renk renk çiçekler,
Aman aman ne şahane, ne de güzeller,
Ece yaseminler, prenses laleler, kraliçe güller,
Her biri muhteşem, her biri dizelere ilham verirler,
Duyunca şiirlerin güzelliğini, kendilerine zannederler,
Sevildiklerini sanıp, boş ümitlerle yüklenirler,
Zavallılar, bilemezler ki! Hepsi de vesiledirler,
Anladıklarında ise vakit çok geç, birer birer soluverirler,
AH! Güzelim çiçekler, sizler gibi niceleri solup gittiler,
Ne laleler, sümbüller, güller mazide kayboluverdiler,
Solan çiçeklerin yerine! Hemen yenileri geldiler,
Baharlar, nilüferler, mor menekşeler, nergisler,
Onlar da iki tatlı söze boşuna kanıverdiler,
Sevgiyi özlemle kucaklayıp, sarılıp sevindiler,
Bilemediler!
Hüzün yüklendiler!
Sevginin kıymetini bilmeyenlere, gözyaşı döktüler,
Değse de! Değmese de!
Ağladılar! Yaşlar aktı birer birer,
Görenler, üzerlerine çiğ yağmış zannettiler.
Ayşen Arslangiray Kura
21.4.2011/Kuşadası

20 Mayıs 2011 Cuma

Biz senle ikimiz



Biz senle ikimiz


Sevda pınarlarının, kösülmüş suları,
Erguvan ağaçlarının, açmamış baharları,
Yarım kalan aşkın, deli rüzgârları,
Yanık mektupların, silinmiş satırlarıyız.
Biz senle ikimiz!
Bitmeyen kâbusların, başrol oyuncuları,
Hayatın acımasız yollarının, parke taşları,
Mutsuzluğun ilmek ilmek, dokunduğu dokumaları,
Aşklarına sahip çıkamamış, aciz şaşkınlarıyız.
Biz senle ikimiz!
Yaşanamamış sevdanın, yaşayamamış naaşlarıyız.

Ayşen Arslangiray Kura
21.5.2011/Kuşadası