http://blog.milliyet.com.tr/geziyorum-sirince-ve-mandala-atolyesi/Blog/?BlogNo=560508
Selçuk’tan, Şirince’ye giden dar, dik ve zorlu yolda,
hepimizin içerisinde çok büyük bir heyecan vardı. Gerçi o heyecanı gezi
başladığından beri yaşıyorduk her birimiz ama bu başka bir duygu dalgası idi.
Zira Mandala öğrenmek için Mandala Atölyesine gidecektik.
Geziye çıkmadan önce’’ Mandala’’ nedir diye araştırmıştım. Hani
az biraz bu konuda bilgim olsun babında. Mandala belki daha önce de kulağıma
çalınmış ama pek üstünde durmadığım ancak kulağa çok hoş gelen bir kelime. Ne
olduğunu öğrendiğim zaman, hele de yapmaya başlayınca vaz geçemediğim.
Mandala,
Sanskritçe bir kelime yani Hint kökenli. ‘’Manda’’
kendi, öz ve ‘’la’’ kap anlamındaki kelimelerin birleşimden oluşmuş ve de Doğu
dillerinde ‘’enerjiyi saklayan kap’’ anlamında kullanılan bir sözcük.
Şirince’ye geldik. Eski adıyla ‘’Çirkince’’ şirin bir
mübadele köyü. Hani 2012 yılının 21 Aralık tarihinde, Maya takvimini
yorumlayanlarca ‘’Kıyametin kopacağının ve Dünya’da sadece Şirince’de olanların
sağ kalacağının’’ iddia edildiği, hatta kalanlarında 5. Boyuta geçeceği söylenilen
ve binlerce insanın akın akın sökün ettiği ünlü köy. Elbette bu söylentilerin
boş olduğu ortaya çıktı ama Şirince bu meyanda ününe ün kattı.
Çeşit çeşit ürünlerin satıldığı dükkânların, şarap
evlerinin, kumda kahve yapılan kafelerin, organik besinlerin satışa sunulduğu daracık,
dik ve inişli yokuşlu sokaklarında dolana dolana antik bir kapının önüne
geldik.
O kapı açıldığında ise o muhteşem kadını ‘’Alev Bitgel ‘’ ve
eşi ‘’Aydın’’ beyi tanıma şerefine nail olduk.
Rengârenk güllerin ve sevimli kedilerin eşliğinde, sıcacık sevgi dolu,
ışık yansıyan bir bahçede ağırlandık.
Alev hanım, renklerin sonsuz uyumu ve armonisi eşliğinde ‘’Mandala
Dokuma Sanatı’’ nın inceliklerini, teknik ayrıntılarını uygulamalı olarak
anlattı. Hoş sohbet, aile ortamı sıcaklığında; Meksika yerlilerinin de yıllar
boyu Mandala yaptıklarını mandalanın merkezine ‘’Tanrının Gözü’’nün
yansıdığının nitelendirdiklerini ve İspanyolların Meksika’ya geldikten sonra
yerli halkın dağ köylerine çekilerek, bu sanata devam ettiklerini belirtti.
Güzel dilekler ve olumlu bir enerji ile başlanan mandalanın ruhsal
dinginliği, yayılan yüksek enerjinin içsel huzura katkı sağladığını ve mükemmel
bir terapi yöntemi olduğunu anlatırken, o içten gülüşü, sakin tavrı ile sahip
olduğu yüksek enerjiyi de bizlere yansıttı.
Bu kadim sanatla uğraşmanın güzelliğini yaşamak harika bir
duyguydu. Aslında belki binlerce yıldır bilsek de bilmesek de hayatımızın birçok
alanında karşılaştığımız mandala, bize farkındalığı, sabırlı olmayı, zihnimizin
sakinleşmesini, bilinçaltımızda bizi sıkan olguların açığa çıkmasını,
duygularımızın dışa yansımasını sağlamakta. Hatta renklerin enerjisi ve
iyileştirici özelliği de cabası. Zira renklerin de her kişiye göre farklı enerjisi
var.
Alev hanımla ve değerli eşiyle geçirdiğimiz zamanın ne kadar
olduğunun farkına varamadık oysa saatler geçmiş ve veda vakti gelmişti. ‘’Biz yine geleceğiz en yakın zamanda’’ diye
diye ayrıldık yanlarından.
Şirince’ye yolunuz düşerse mutlaka Simyacı Alev Bitgel’i
ziyaret etmeyi ve özgün eserlerini ve de hazırladığı dokuma mandalaları görmeyi
sakın ihmal etmeyin.
Bu harika geziden de notlar bu kadar.
Bir başka gezi notlarında buluşmak dileklerimle.
Sevgiler…
Ay Şen
Agarin Kültür ve Meditasyon Turları