Mavi, mavi, masmaviydi deniz. Yer yer turkuaza dönse de
rengi, berraklığı anlatılmaya değerdi.
O enginlik, o temizlik, pırıl pırıl Güneşin ışıklarının
yansıdığı sular, hani derler ya buzzzzzzz gibiydi. Sıcaklık açısından değil ama
temizlik yönünden… Akvaryum’da yüzdüğünüzü hissediyorsunuz. Balıklar raks
ederken yanı başınızda.
Göcek kıyısından tekne ile yola çıktığımızda; bu kadar güzel
koylarla karşılaşacağımı düşünmemiştim açıkçası.
Tarifi imkânsız, anlatılması zor ve görülesi, yaşanılası bir
görsel şölendi, Göcek koyları.
Adını, yöre halkının göç zamanı, ‘’Hadi göçek’’ demelerinden
aldığı rivayet edilirmiş, Göcek’in. Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı ve yeni
çıkan yerel yönetimler yasası uyarınca da mahalle olarak adlandırılan bir
cennet.
Gerçi Muğla, denizden uzak bir alanda kurulmuş olmasına
karşın birçok ilçesi ve yöresi, deniz kıyında ve her biri cennet köşesi. Gezdikçe,
doğa harikası yerlere bakmaya doyamıyor insan.
Oldukça geniş bir alana sahip olan Göcek Körfezinde irili
ufaklı birçok ada ve adacık mevcut. Adalara sadece deniz yolu ile ulaşmak
mümkün ve bazı koylara da kara yolu ulaşmak zor. Bu nedenle de Göcek Körfezinde
yat turizmi çok gelişmiş. Günü birlik turlar da hayli fazla. Yani Göcek
Körfezinde deniz trafiği hayli yoğun.
‘’Özel Çevre Koruma’’ kapsamında olan Göcek koylarında, gün
boyu gezdik ve denizin enginliği ile kucaklaştık.
Zeytinli adası, Yassıca ada, Sarsala, Boynuzbükü, Akbükü, Kargılı,
Domuz adası, Kurşunlu, kapı Koyu, Yavansu, Martı koyu gibi koyların kimine
gittik, kiminin yanı başından geçtik. Gezimiz esnasında, Göcek koylarını mesken
tutan sayısız gulete, motor yat ve de yelkenlilere rastladık.
Bir diğer adı Kleopatra koyu diye de anılan Hamam Koyundan
da bahsetmek istiyorum sizlere.
Güzelliğine ve zevkine ne kadar da düşkünmüş şu Kleopatra!
Anadolu’nun en güzel yerlerine, koylarını keşfetmiş,
keşfetmekle kalmamış da bir de iz bırakmış.
Hamam koyunda, şu an denizin derinliklerinde olan ve Kleopatra’yı
düşmanlarından korumak için inşa edildiği söylenen duvar ve batık bir şehir
bulunmakta. Devasa karaçam ormanlarının sarıp sarmaladığı koyun deniz kıyısında
da denizin içinde kaynak suların kaynadığı ve halen banyo kısımları, özel
odalarının da yıkıntılarının olduğu hatta göbek taşının bile var olduğu hamam
bulunmakta. Hamamın kalıntıları içinde kulaç attık, serin sularla sımsıcacık
suların buluştuğu hamamda, geçmişte yaşananları hayal ettik.
Keşke dedim içimden, keşke restore edilse!
Sonra aniden vaz geçtim. O bakirlik kaybolmasın. Varsın harabe
olarak kalsın. 3-5 kişinin para kazanma hırsına mağlup olmasın!
Tam da bunları düşünürken ve yazı taslağını hazırlarken!
Yöre halkı ve Çevrecilerin itiraz, yoğun önleme çabaları sonucunda, Göcek
Koylarının işletmeye açılma ihalelerinin, mahkeme kararı ile iptal edilmesine
seviniyordum, derken!
Göcek koylarının işletmeye açılabilmesi için yeniden ihale
açıldığını ve ihalenin 16-17 Eylül’de olduğunu öğrendim. Yargı, dilerim kararının ardında durur da bu
cennet köşeleri, bu berraklığı, bu eşsiz güzellikleri, birkaç kuruş uğruna
heder etmeyiz!
Hani Sezen Aksu’nun bir şarkısı var ya!
‘’Kalbim Ege’de Kaldı.’’
İşte aynen öyle… Kalbim, ülkemin birbirinden eşsiz
güzellikteki cennet köşelerinde kaldı.
Yolunuz düşerse o diyarlara, sakın Göcek’de tekne turu
yapmadan, o güzelim koyları görmeden dönmeyin derim. Göreceksiniz ki
anlatımlarım az bile kalmış…
Sevgiyle…
Ay Şen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder