Yıl 1948… Alanya’da ki liman inşaatı tüm hızıyla sürerken,
liman inşaatında kullanılmak üzere taş ocağında dinamitler patlatılır. Bu
dinamit patlatmaları esnasında ocakta açılan bir oyuktan içeri giren işçiler,
gerçek bir tabiat mucizesi, tabiri caizse bir tabiat şaheseri ile
karşılaşırlar.
15 metre derinlikte, 2500 metreküp hava ihtiva eden hacimde,
etrafı 10 metre kalınlıkta sütunlar ve içerisi bin bir renkte dikit ve
sarkıtlarla bezeli bir mağaradır buldukları.
Ülkemizin en fazla yağış alan bölgelerinden biri olan
Alanya’da ki bilhassa kış aylarında halen devam eden damlamalara sahip olan bu
mağaraya Damlataş Mağarası adı verilir yerel yöneticiler tarafından.
Ve… Alanya turizminin ilk temel taşları oluşturulur
mağaranın bulunmasıyla.
Jeologların inceleme
raporlarına göre 15 bin yılda oluştuğu tahmin edilen mağara aynı zamanda,
normalden çok fazla ihtiva ettiği karbondioksit oranı, azot ve iyonlar ile yaz,
kış değişmeyen 23.3 santigrat derecedeki sıcaklık özelliği ile de astım ve
bronşit hastalarına şifa olma özelliğini taşımaktadır.
Yerel halk ilk zamanlar, evlerini pansiyon olarak açmaya
başlarlar gelen ziyaretçilere. Alanya merkezine 1 kilometre uzaklıkta olan bu muhteşem
görselliğe sahip ve şifa kaynağı olan mağara etrafında, şimdilerde sayısız
tesis ve işletme hizmet vermekte; gerek yurt içinden, gerekse yurt dışından
gelenlere.
Gelin, görün hatta deva arıyor iseniz astım ya da bronşit
hastalığınıza, 21 günlük şifa kürlerine katılın derim.
Yurdumuzun cennet köşelerinden birini daha tanıtmaya
çalıştım sizlere…
Bir başka cennet köşede buluşmak üzere, kalın sevgiyle…
Ay Şen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder